Otonom Araçlar Hakkında Gerekli Bilgiler
Son yıllarda dünyaca ünlü otomobil fuarlarında sergilenen ve lüksü yaşam biçimi ilan eden tüketicilerin beğenisine sunulan otonom teknolojiler yani sürücüsüz araçlar, geleceğin otomobil alışkanlıklarını şimdiden deneyimlemeyi hedefleyenler için dizayn ediliyor. Otomobil tutkunlarını peşinden sürükleyen yeni teknolojilerin liderleri ise otonom araçları çoktan amiral gemisi modelleri kategorisinde ilan etti bile. Otomotiv sektörünün geleceğini çizen sürücüsüz araçlarla henüz tanışmadıysanız, kendinizi bir yerden bir yere gitmekten çok daha ötesine hazırlayın. Çünkü yeni jenerasyon sürüş keyfini yeniden tasarlayan bu otomobillerle artık araç kullanmanın yeni adı; lükslerin ötesindeki özgürlük olarak adlandırabiliriz.
Otonom Araçlar Nasıl Çalışır?
Otonom araçlar, otomatik kontrol sistem donanımları sayesinde insan faktörüne ihtiyaç duymadan yolu, trafik durumunu ve çevre şartlarını algılayarak gidebilen otomobillerdir. Bu basit tanımlama bile sizi heyecanlandırmaya yetiyor olabilir ancak otonom teknolojisinden haberler bununla sınırlı değil. Aslında otonom araçlar hakkındaki ilk ön izleme, 1920’li ve 30’lu yıllarda otomobil tutkunlarına sunulmuştu. Hatta bu teknolojinin ilk adımlarını atanlar arasında Tesla da vardı. Dönemin bazı üniversitelerinin projelerine konu olan sürücüsüz araç teknolojisi, günümüzde radar, GPS, odometri ve bilgisayar görüşü sistemleriyle donatılarak trafikteki yerini alıyor. Otonom araçlar otomatik pilot sürüşünü, tekerleklere yerleştirilen ultrasonik sensorlar sayesinde trafikteki fren yapan ve park halindeki araçların konumlarını belirleyerek yapıyor. Böylece sensorun, merkezi bilgisayar sistemine ilettiği bu veriler, aracın direksiyon kontrolü, yavaşlama, hızlanma gibi manevralarını doğru ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmesini sağlıyor. Sistemin temelini yazılımlar oluşturuyor ve gündelik hayatın temposunda çoktan yerini alan yapay zeka kavramı, sürücüsüz otomobillerdeki baş rolü de böylece kapıyor. Yapay zekanın tarama ve veri analizi yapabilmesini sağlayan donanımlar ise kamera ve sensorlar. Ultrasonik sensorlar, insan kulağının algılayamayacağı düzeyde ses dalgaları yayan ve ses dalgalarına göre mesafe ölçebilen özelliklere sahip. Kameralarla birlikte çalışan bu mekanizma, güzergah üzerindeki tabelaları, yayaları yani canlı ve cansız tüm nesneleri algılıyor. Elbette böylesine kusursuz bir tasarımın hata yapma payı da oldukça düşük ve sürücü için bambaşka bir deneyim sunan bu araçlarda güvenlik, her zaman üst seviyede görünebiliyor.
Otonom Araçların Güvenlik Riskleri Nelerdir?
Teknolojinin olduğu yerde bu soruyu sormanın gereğini duymuyorum. Kendi ekosistemi içerisinde otonom araçların güvenlik tehlikeleri kesinlikle var. Ancak otomotiv endüstrisi ve bilişim teknolojisinin hibrit ürünü olmaları nedeniyle, otonom araçların hem otomotiv endüstrisi yönünden, hem de teknoloji yönünden güvenlik riskleri olabileceğini bilmeliyiz. Riskler önlenebilir, zaman içerisinde yazılımsal ve teknik iyileştirmelerle çok daha iyi sonuçlar elbette alınabilir. Zaten teknolojinin doğası da bunu gerektirir.
Gündemde yer yer sürücüsüz araçların karıştığı kazaları duymaktayız. Yazılımsal yetersizliklere bağlı olarak kazalar gerçekleşebildiği gibi, donanımsal etkenlerin de burada yol oynadığı görülüyor. Örneğin: Tesla otomobillerde otonom sürüş özelliğinin çalışmasını olumsuz yönde etkileyen faktörler arasında, sensörlerin kirli olması geliyor. Temiz tutulmayan bir araçta sensör ya da kameraların daha fazla kör nokta yaratacağı ya da aslında var olmayan engellere karşı yanlış hesaplamalar yaparak karar verebileceği aşikârdır. Şu durumda elektronik komponentlerin güvenliği ve bakımı, otonom araç sahipleri için önemli hususlardan bir tanesidir.
Diğer bir konu ise trafikte yaşanan anlık değişimlerdir. Yolda o an oluşan çukurlar, kazalar, kapatılan yollar ve geçici güzergâh değişimleri bir sorun olmaya devam edecektir. Bu tip değişiklikler bir şekilde otonom araçlara nakledilemediğinden, yolculuğun devam etmesi imkânsız hâle gelmektedir. Elbette sürücüsüz otomobillerin kurallara uymakta insana kıyasla çok daha kusursuz olması, aslında kaza riskini de maalesef beraberinde getiriyor. Takip mesafesini koruyan otonom araçlar, sağdan veya soldan önlerine girecek araçlara karşı elbette frenleme ile cevap verebiliyorlar. Ancak o sırada arkada yakın takip mesafesinde olan bir aracı da hesaba katabiliyorlar mı? Ya da çarpışma alanından uzaklaşmak için manevra yaptıklarında, ilgili algoritmalar anlık saha analizini yeniden yapabiliyorlar mı? Burada yapay zekânın işleyiş yetkinliğinden bahsediyorum. Otonom araçların sahip olduğu yapay zekâ, sadece kurallara bağlı kalmak yerine ekstrem durumlarda ne kadar sağlıklı kararlar alabiliyor? Bunun, güvenliği tehdit eden unsurlar arasında yer aldığı kanaatindeyim.
Otonom araçlar gelişmeye devam ettikleri sürece güvenlik riskleri devam edecektir, hatta kusursuz bir yapay zekânın olduğuna imkân vermiyorum. Gelişim süreçleri devam ettiği halde güvenlik risklerin de artış olacağını düşünüyorum. Tabi aksi takdirde risklerde de önlemler alınacak ama gelişmenin çok olduğu yerde risk daha fazla olacağı düşüncesindeyim.
Otonom Araçların Hack Yöntemleri Nasıl olur?
Otonom hareket özelliği, beraberinde hacklenme endişesini de getiriyor. Kulağa biraz komplo teorisi gibi geliyor olsa da, yapay zekâ ve teknolojinin olduğu her yerde hacklenme tehdidini ortaya koymak durumundayız. Neden mi? Önemli isimlerin (mesela devlet büyüklerinin) kullanacakları otonom araçlara yönelik sabotaj tehditlerine dikkat edilmelidir. Dışarıdan müdahalelere karşı jammer sistemleri, içeriden yapılacak müdahaleler için fiziksel ve yazılımsal koruyucu önlemlere ihtiyaç duyuluyor.
Biliyorsunuz, yakın bir tarihte ülkemizin ilk sürücüsüz metro hattı İstanbul’da devreye girdi. Bu metro hattını kullandığım süre zarfında insanların, olası bir hacklenme durumunda neler olacağına ilişkin konuşmalarını kulak kabartarak dinledim. Toplumsal olarak bir farkındalığımızın olmasına sevinmekle beraber; sürücüsüz araç, sürücüsüz metro ve gelecekte devreye girmesi muhtemel sürücüsüz otobüsler için saldırganlara karşı koruma özelliğinin pas geçilmemesi gerekiyor. Son dönemlerde IoT ( nesnelerin interneti) cihazlarının, siber güvenlikte en zayıf halka olduklarını ve anti-virüs yazılımı üreticilerinin var güçleriyle bu açığı kapamak için iyileştirmeler yaptıklarını biliyoruz. Benzer bir durumun sürücüsüz araçlarda oluşmaması, en büyük temennimizdir.
Hatırladığım Kadarıyla BMW 550i serisindeki araçlar da olduğunu hatırlıyorum aracın çalındıktan sonra, BMW üreticileriyle iletişime geçilip uzaktan uydu aracılığı ile arabanın kapılarını kitleye biliyorlar ve arabanın bütün bağlantılarını kapatıp arabanın durdurulmasını sağlıyorlardı. Şimdi bunu düşünmek gerekli BMW üreticilerinin veri tabanına sızan bir hacker olabilir veya ne kadar güvenlikli yapıdadır biliyor muyuz? Hayır bunu Otonom araçlardaki farkı ise IoT yapısında olduğundan yoldan çıkarma, durdurma, fren-gaz yapısı gibi birçok yapısında değişiklikleri uzaktan bağlanarak yapabilir. Söylemek istediğim yetkilendirme yapılırken kısıtlamaların hatta o veri tabanına girişin sağlandığı halde çok büyük bir risk ortaya koymaya devam edecektir.
Otonom Araç Sahipleri ve Üreticileri Güvenlik Konusunda Neler Yapmalı?
Business Intelligence içerik pazarlama ekibinin araştırmalarına göre tüketicilerin akıllı ve IoT sensörleriyle donatılmış çevreyle bağlantılı arabalarının saldırıya uğraması konusunda korkmamaktadırlar. Ancak bu cesaret aslında büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Kelley Blue Book tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre ABD’li tüketicilerin% 62’si bağlı otomobillerin saldırıya uğradığını düşünmekteve katılımcıların% 42’si otomobillerin daha fazla bağlı ve akıllı olmasını istediklerini söylemektedir.
Business Insider’ın birinci sınıf araştırma servisi olan BI Insight’ın araştırmacısı Jonathan Camhi’nin güvenlik riskleri anketini yanıtlayan kişilerin yalnızca% 13’ü arabalarının saldırıya uğramadan bir güvenlik uygulaması kullanmayacaklarını belirtmiştir. Güvenlikle ilgili endişe eksikliği, saldırı tehdidinin gerçekliği konusunda bilinç eksikliğinden kaynaklanabilir. Ankete katılanların sadece% 26’sı, 2015 yazında bu konuyla ilgili çok sayıda öykü bulunduğunu belirtmekle birlikte, geçen yıl araba hırsızlığı raporlarını duyduklarını açıklamıştır. Bu demek oluyor ki büyük bir çoğunluğun araçlarının ele geçirilebileceğinden haberleri bile yoktur.
Ayrıca, tüketiciler, otomobil üreticilerinin kendileri için bu soruna dikkat edilmesi gerektiğini beklediklerini söylemişlerdir. Ankete katılanların% 56’sı araç üreticisinin otomobilin güvenliğini koruyacak bir yazılım sunması gerektiğini düşünmektedir. Bu büyük bir sorundur. Çünkü otomobil üreticilerinin, özellikle de teknoloji şirketleri ve bankalar ile karşılaştırıldığında ürünlerini bilgisayar korsanlarına karşı koruma konusunda çok az tecrübesi olduğundan, bu beklentiyi karşılamada zorlanacakları açık bir durumdur.
Araç üreticileri özellikle hassas IoT aygıtlarıyla ilgili tehlikelere dikkat etmelidirler. Ancak bilgisayar korsanlarının bu güvenlik açıklarını gerçek dünyada kullanabilecekleri tüm yöntemleri bütünüyle göremeyebilirler. Hackerlar güvenliği sağlanmamış bir aracın potansiyel olarak çökmesine neden olabilirler. Jonathan Camhi, güvenlik açığından etkilenen IoT aygıtlarının farklı hackleme türleri için yeni fırsatlar yaratacağını söyleyen, IoT Security hakkında ayrıntılı bir rapor hazırlamıştır. Raporda,IoT cihazlarını güvenli hale getirecek çözümleri ve bu cihazları bilgisayar korsanlarına karşı korumak için farklı güvenlik önlemlerinin nasıl kullanılabileceği belirtilmiştir.